Şöyle güz aylarından birinde hafif yağmurlu ve serin bir hava, içimde gömlek artı hırka ayaklarımda rahat rahat şehri arşınlayabileceğim pabuçlar ile bu heykelcik her nerede ise onun yanında üç dakika (bir sigara yakımlık yani) yahut yedi dakika (rûhum o anda orada ne kadar süreye gereksinim duyarsa doymak için o kadar dakika) dursam fena mı olurdu...
An'lar, anılar önemlidir.
Fotoğraf, video, yazı bunların hiçbiri o ânı yaşamayı bire bir hissettiremez.
Şimdi desem ki yaşamak güzel, kıymetini bilelim. Her fırsatta en ufak şeylerle unutlmaz ânlara gark olalım. Sokağın ortasında yere düşmüş duran bir turunç meyvesine kocaman anlamlar yükleyelim mesela. Eksik yorumlamak mümkün. Çok da umrumda değil açıkçası. Nasıl istenirse öyle anlaşılabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder